Türkiye'de Demokrasi Sürecinde Sivil Toplumun Gelişimi
Batı toplumlarında 12. yüzyıldan itibaren Feodalizm içerisinde ortaya çıkmaya başlayan sivil toplum, 17. yüzyılda siyasal ve toplumsal kavramları arasındaki ayırım, değişen siyasal sistemler, kişi hak ve hürriyetlerinde meydana gelen gelişmeler ve şehir hayatı, devlet ile sivil toplum arasında farklılaşma olgusunu ortaya çıkarmıştır. 17. yüzyılda Locke ve Hobbes ile başlayan sivil toplum tartışmaları, günümüzdeki anlamıyla yani bağımsız anlamıyla kullanan Hegel ve sonrasında Marx, Gramsci gibi düşünürlerle devam etmiştir. Devlet ve devlet otoritesinin dışında kalan ekonomik ve toplumsal alanı ifade eden sivil toplum kavra- mı ile ilgili ileri sürülen görüşler ve tartışmalar bugün bile devam etmektedir.
Sivil toplumu, örgütlenmesini ve siyasal karar alma mekanizmasına etki yöntemlerini bütün boyutlarıyla ele alan bu çalışma, sivil toplum kuruluşlarının daha aktif faaliyet üstlenmelerinin sağlanmasında, temsil edilemeyen, siyasal kararlarda etkili olmak isteyen kesimlerin görüşlerini dile getirilmesinde, açıkçası temsili demokrasinin temsil krizinin aşılmasında sivil toplumun ve örgütlenmenin önemini göstermenin yanı sıra örgütlerin hareket tarzlarını, izleyecekleri yol ve yöntemlerin gösterilmesinde bir rehber olması amacıyla hazırlanmıştır. Böylece sivil toplum örgütlerinin farklı çıkar ve görüşlerin dile getirilmesinde bir denge, toplumsal barış ve siyasal rejimin sağlıklı işlemesinde de hayati rol oynayacaktır.
Kitap Özellikleri | |
Basım Tarihi | 2017 |
Sayfa | 184 |
Dil | Türkçe |
Ölçü | 13,5x21,5 |
Kağıt | 2. Hamur |