Gerçeklik, Arzu ve Göçebelik Üzerine (Deleuze était là)
Hayal Edin...
Bir teorinin seyahat ettiğini, sosyolojik
düşünceye ortadan başlandığını ya da coğrafyanın, felsefe yapmanın uzamını
oluşturduğunu hayal edin... Yeryüzünde katledilen gerçekliği yeniden yaymak
için jeo-felsefi bir çaba harcayarak düşünce ile yaşam arasında oluşan derin
çatlağı onarmaya çalışan birini hayal edin... Temsillerin ve imajların
güdümünde bir toplumsal tiyatro yerine; üretimin, yaratmanın, yayılmanın ya da
göçebeliğin kaçış çizgilerini düşünün... Bilinçdışının ekonomik, politik ve
toplumsal alana doğrudan nasıl bağlandığının esas problem olduğunu belirtip
arzu akışlarının tarihsel süreç içerisinde yerli-yurtlu makina, despotik makina
ve kapitalist makina tarafından kesintiye uğratıldığını tüm insanlığa
göstermeye çabalayan birini hayal edin ve anlamaya çalışın... Anlamaya çalışın,
çünkü; yerli-yurtlu makinanın, bedenleri kayıt altına alarak damgaladığını,
anlamın ilkin böyle kontrol edilmek istendiğini anladığımızda... İlksel
makinanın yetersiz kaldığı zaman diliminde, despotik makinanın bir üst kodlama
arzusuyla kapma aygıtını icat edip toplumsal makinayı değiştirdiğini
anladığımızda... Gücünü kodlanmış tüm akışları çözerek onları
yersiz-yurtsuzlaştırıp sınırlarını olabildiğince genişletip böylece aksiyomatik
bir dinamizm kazanan kapitalizmin, gerçekliğin baş düşmanı olduğunu
anladığımızda... Evet anladığımızda... Organsız bedenimizi edinip göçebe
düşüncelerimizle etik bilinci harekete geçirerek kapitalizmin dış sınırına
tutunabiliriz. Şizofren gibi, yani göçebe, yersiz-yurtsuz ve bedensiz...
Deleuzeyen bir çabayla elbette. Bu çaba değil midir ki gerçekliği arzu
edilebilir bir bilince dönüştürüp toplumsal makinayı harekete geçirerek ötekini
anlamaya oluştan başlamak? Azınlık oluş, kadın oluş, hayvan oluş... Bu çaba
değil midir ki toplumsal kayıt yüzeyi olarak bedeni, kapitalist socius'a kurban
vermeden rizomatik bağlantılar kurmasına izin verip akışların önünü açmak?
Nihayetinde önü açılan akışların, minör olanı, yani gerçeği, yani sahiciliği,
yani etiği toplumsalın merkezine yerleştirmesi içten bile değildir.
Kitap Özellikleri | |
Editör | Zülküf Kara |
Basım Tarihi | 2018 |
Sayfa | 208 |
Dil | Türkçe |
Ölçü | 13,5x21,5 |
Kağıt | 2. Hamur |